Gün geçtikçe farklı fonksiyonları ve potansiyel kullanım alanları ortaya çıkan NFT’ler (Non-Fungible Tokens) ve “Play-to-Earn” modeli, oyun sektöründe paradigma değişimi yarattı.
Oyuncuların ekosistemin merkezinde olduğu ve oyunların geleceğine karar verdiği bir model artık mümkün. Play-to-Earn modeli ile oyuncular, oyun içinde geçirdikleri saatlerin maddi karşılığını artık alabilir, NFT’ler ile oyun içi ticareti güvenli ve sürdürülebilir şekilde gerçekleştirebilir
Blockchain üzerinde transfer edilebilme özelliği ve değiştirilemez yapısı ile NFT’ler, oyun şirketlerini bu alanla entegrasyona yönlendiriyor. Oyun içi varlıklar, transfer edilebilir karakterler, oyun eşyaları ve oyuncuların kripto varlıklar ile ödüllendirilmesi gibi oyun ekonomisini (GameFi) oluşturan ve oyuncularından gelir elde etmek yerine oyuncuları için maksimum değer yaratan oyunları yakın gelecekte daha çok göreceğiz.
Peki oyun şirketleri NFT entegrasyonu sürecinde nelere dikkat etmeli?
1. NFT ve sağladığı haklar
Popülerliğine karşın henüz herkes tarafından kabul gören hukuki bir NFT tanımı bulunmamaktadır. Teknik açıdan bakıldığında ise NFT’ler, blockchain üzerinde kaydedilen ve saklanan kod dizeleri veya verilerdir.
NFT’lerin genel olarak dijital sanat, video, karakter, oyun eşyası veya sanal arazi gibi dijital varlıkları temsil ettiğini görüyoruz. NFT’lerin bir oyuncuya hangi hakları tanıdığı tamamen NFT’nin oyun içi fonksiyonlarına bağlı olarak değişecektir.
Hukuki olarak değerlendirildiğinde NFT’ler genel olarak sahibine birden fazla hak sunar. Farklı işlevlerine göre, NFT’ler tapu senedi, kıymetli evrak, fatura ve bilet gibi geleneksel hukuk kavramlarına benzer nitelikler taşıyabilecektir. Bu sebeple NFT’nin hukuki tanımının ihtiva ettiği haklara göre şekilleneceğini söyleyebiliriz. Hakların kapsamı ise geliştiricinin NFT’yi nasıl tasarladığına veya satış koşullarına göre değişecektir.
Örneğin, bir dijital sanat eseri NFT’sinin satın alınması genelde alıcısına eserin tüm fikri mülkiyet haklarını sağlamaktan ziyade eseri kullanım, kopyalama ve/veya sergileme gibi sınırlı hakları sağladığı söylenebilecektir. Bazı hallerde ise, NFT’nin edinimi alıcısına söz konusu eser üzerinde herhangi bir fikri mülkiyet hakkı tanımaz. Bu durumlarda alıcı NFT’yi sadece tekrar satma hakkına sahip olur ve sanat eserinin fikri mülkiyet hakları üçüncü bir kişide kalmaya devam eder. Ayrıca, bazı NFT’ler sahiplerine aynı koleksiyon içerisindeki diğer NFT’lerin satışından pay gibi çeşitli mali haklar da sağlar.
Oyun içerisinde edinilen (satın alınan veya airdrop*) NFT’ler ise oyun türüne göre farklılık gösterebilir. Oyun geliştiricileri NFT’ler ile ilişkili hakları kendi ihtiyaçları doğrultusunda belirlemelidir. Oyunlarda edinilen NFT’ler genelde ikinci el piyasada satışı ve oyun içinde kullanım haklarını içerir. Yani söz konusu NFT üzerinde oyuncuya herhangi bir fikri mülkiyet hakkı tanınmaz. Dolayısıyla burada tam olarak bir “mülkiyet’’ durumu olup olmadığı tartışmalıdır.
Oyun şirketleri oyunlarına NFT’leri entegre ederken; oyun içinde NFT edinen oyunculara hangi hakları devrettiklerini/sağladıklarını belirlemeli, NFT’yi edinen oyunculara bu hakların ne olduğu net ve eksiksiz olarak bildirilmeli ve teyit etmelidir. Böylelikle daha sonradan oluşabilecek hukuki riskler minimize edilecektir.
2. Oyun içi NFT’lere ilişkin Fikri Mülkiyet Hakları
Eğer NFT geliştiricisine ait fikri mülkiyet hakları barındırıyorsa, geliştirici fikri mülkiyete ilişkin haklarını kısmi veya tamamen devredip devretmeyeceğine, diğer bir deyişle oyuncuların oyun içi NFT’lerini edinirken herhangi bir hakkı devralıp devralmayacağına karar vermelidir.
Örneğin, NFT’nin oyun içi bir eşya olması durumunda, oyuncuya bu eşyayı oyun içinde kullanımına ilişkin hakkın yazılı olarak devredilmesi gerekir. Ayrıca, geliştiricilerin oyun içi NFT’lere ilişkin fikri mülkiyet haklarını saklı tutması halinde, üçüncü kişilerin olası hak ihlaline (kopyalama gibi) karşı bir plan oluşturmalıdır.
NFT’lerin lisanslı markalar veya diğer üçüncü taraflara ait fikri mülkiyetten edinilerek ortaya çıkarılması durumunda geliştiriciler bu işlemi yapmaya yetkili olduklarından emin olmalıdır. Bu yetki de ancak sözleşme (örneğin lisans sözleşmesi) ile alınabilir. Bu şekilde NFT’lerin oyun içinde geliştirilmesi ve buradan bir oyun içi ekonomi yaratılmasına ilişkin haklar edinilmiş olur.
Özetle geliştiriciler, oyunlara NFT entegre ederken gerekli tüm üçüncü kişi fikri mülkiyet haklarını veya yetkilerini edindiklerinden emin olmalıdır. Ayrıca oyuncuların oyun içi NFT’leri edinmeden önce kendilerine sunulan ve NFT’ye ilişkin kullanım koşullarını kabul etmesi sağlanmalıdır. Bu koşullar genel olarak aşağıdakileri içermelidir:
- NFT’yi edinen oyuncuya sağlanan haklar
- NFT’nin kullanımına ilişkin sınırlandırmalar
- NFT kullanım koşullarına aykırılığın sonucu olarak cezai şartlar ve yaptırımlar
- Geliştiricinin sorumsuzluk hükümleri
3. Hukuki Riskler
Doğası gereği oyunlar, dünyanın her yerinden oyuncuları hedeflerler. Belirli bir ülkeyi ve/veya bölgeyi hedefleyen oyun son derece azdır.
Oyun içerisinde gerçek dünyaya yansıyan bir ekonomi olmadığında bu durum büyük bir problem teşkil etmez, zira fikri mülkiyet, tüketicinin korunması gibi genel geçer birkaç konu başlığı dışında özen gerektirecek hukuki sorumluluktan bahsedemeyiz. Lakin işin içine blockchain tabanlı oyun ekonomisi girdiğinde ve oyun dünyanın her yerinden oyuncuları hedeflediğinde durum biraz daha kompleks hale gelir.
Blockchain tabanlı oyunlarda, tabi olunan yasal çerçeve konusunda belirsizlikler ortaya çıkacağından bu durum hukuki açıdan birtakım riskler içerir. Halihazırda NFT’lere ilişkin nasıl bir yasal çerçeve oluşacağını veya dünya çapında birbirine yakınsayan bir çerçeve tesis edilip edilmeyeceği belirli değildir.
Örneğin NFT’lerin bir faaliyetin gelirinden pay alma hakkı bahşetmesi halinde, bu niteliği itibariyle dünyanın birçok ülkesinde “menkul kıymet’’ veya Amerikan hukukundaki tabiri ile “security’’ olarak nitelendirilmesi mümkündür. Menkul kıymet/Security değerlendirmelerine dair Amerikan hukukunun SEC v. Howey davasında ortaya çıkan 4 soruluk “Howey testi’’ önemli bir referans kaynak teşkil etmektedir. Howey testi ile, bir varlığın ‘’yatırım sözleşmesi’’ niteliğinde olup olmadığını 4 temel kritere göre belirlenmektedir. Bunlar; (i) varlık yatırımı, (ii) ortaklarının fayda ve zarar riskini paylaştıkları ve ortak bir amaca sahip bir işletmenin varlığı, (iii) kar beklentisi ve (iv) başkalarının faaliyetinden kazanç elde etme beklentisi olarak özetlenebilir.
Somut değerlendirmelerde, buradaki hususlar ayrı ayrı olarak her bir olaya uyarlanıp sorgulanmalıdır. Nitekim buradan bir ‘’yatırım sözleşmesi’’ yorumu çıkarsa, söz konusu kripto varlık (bizim örneğimizde NFT) Amerikan hukuku nezdinde bir “menkul kıymet’’ olarak kabul edilecektir. Bu durum ise söz konusu NFT’nin arzının ve ticaretinin SEC izin ve gözetimi altında yürütülmesini gerektirir. Dolayısıyla geliştiricilerin NFT’yi yaratırken dikkatli ve bilinçli olması ve NFT’lere eklenen hak veya kullanım işlevlerini belirlerken doğabilecek hukuki anlam ve sonuçları göz önünde bulundurması büyük önem taşır.
4. Sonuç
NFT’ler ve genel olarak Play-to-Earn konsepti oyun şirketlerinin gündeminde olmaya devam edecek. Bugün blockchain sektöründe birçok yeni girişim ve projeler önümüze çıkıyor. Lakin gerçek anlamda bir inovasyon sunan proje sayısı çok az.
Blockchain üzerinde yapılandırılmış oyunlar gerçek inovasyonun en önemli örneklerinden biri. NFT ve kripto varlıklara dair genel regülasyonun dünya çapında netlik kazanması ile sektördeki büyümenin devam edeceğini ve proje geliştiricileri tarafından daha büyük adımların atılacağını öngörüyoruz.
https://www.sec.gov/corpfin/framework-investment-contract-analysis-digital-assets
https://www.gemini.com/cryptopedia/nft-blockchain-gaming-industry
https://wappier.com/blog/nft-games-tokenize-the-digital-world
https://www.wsgr.com/en/insights/video-game-nfts-top-legal-considerations-for-developers.html